Cumartesi, Şubat 28, 2009

Başbakan söylüyor:"BASIN ÇALIŞANLARINI KÖLE GİBİ KULLANDINIZ!"

Uykulu gözlerle avuçlarımının içinde çay bardağım sabah haberlerini izliyorum Habertürk'de. Haftalardır artık öyle kansıksadık ki seçim haberlerini; dolayısı ile boş gözlerle izliyorum. RTE meydanlarda arzı endam etmekte kent kent! Boynunda her gittiği kentin futbol takımının atkısı... Her gün değil her an bir başka takımın amigosu gibi görünüyor başbakan... "Ben bukalemun gibiyim ey millet!" demenin en güzel ve anlamlı yolu! Anlayana!
Bu sabah ki haberde de Van'da görünüyor başbakan RTE. Boynunda elbette ki Vanspor atkısı... Elinde mikrofonu... Uykulu gözlerle hiç umutsuzca izliyoum başbakanı. Birden gözlerim faltaşı gibi açıldı:
"Aaaa bu bizim RTE'mi?" dedim...
Vay be kim tutar seni ya... Yürü be RTE sözcükleri döküldü ağzımdan...
Kendime mi şaşayım RTE'ye mi şaşayım?
Hani bizim tabirle şaşkan kaldım!
Durmuş saat bile günde iki kere doğruyu gösterir ya. O hesap aslında RTE'nin hali.
Anlatayım bir konuyu da daha anlaşılır olsun şaşkınlığım.
Efendim şimdi bugünlerde RTE yine Aydın Doğan'la bir didişme halinde ya. Dıştan başka içten başka konular var. Bunu biz saf yurdum insanı görüyoruz değil mi? Bu kişiler arasında belli ki yolunda gitmeyen bir hesaplar oluyor. Sonra başlıyorlar veryansın etmeye birbirlerine... 

Diyor evet ağzınla söylüyor ya... Bu sözleri kim söylüyor?
Çok ama çok sevdiğim Türk Basını'nda kendime her zaman örnek aldığım Cumhuriyet Gazetesi yazarı Şükran Soner söylemiyor bu sözleri... (O her zaman söylüyor da kimse dinlemiyor!) Bu sözler başbakanın ağzından çıkıyor...
Evet başbakan!
İlk kez senden bir doğru duydum... 
Ama biliyorum ki senin bu doğruların anca seçim meydanlarında halkı oyalamak ve de Aydın Doğan'a aba altından sopa göstermekten öte bir şey değil.
Gel beni ikna et!
Sen Kasımpaşalı isen inan ben senden bin kez daha Kasımpaşalıyım!
Öyle sözde olmuyor delikanlılık... Hadi getirsene 12 Eylül öncesi çalışma ve sosyal güvenlik yasalarını... Hadi 12 Eylül öncesinden vazgeçtim... İşe girişte sigortalı olmanın yanında sendikalı olmayı da zorunlu tutan bir yasa yapsana... 
Yok ... Yapamazsın...
Senin borun anca seçim meydanlarında öter... Zaten işine de gelmez. Sen oraya ülkeyi daha sosyal ve hukuksal alanda ilerletmeye gelmedin ki... Bu halk da sana sendikal hak beklentilerinle oy vermedi ki... Ama sen herşeyi göze aldın ve bir kez oldu da doğruları söyledin. Van'ın havası suyu mu iyi geldi ne:))
Bir gün gerçekten bu ülkede basın sendikal haklarına yeniden kavuşsun biliyorum ki asla kirli siyasetçiler yalancılar bu halkı böyle ellerine geçiremeyecekler... Basın'ı yazarı, çizer, özgür olamayan tüm geleceği patronun iki dudağı arasında olarak çalışan bir basından ne beklersiniz. İşte böyle siyasetçiler ve böyle seçmenler... Daha kendisi sendikal haklardan nasiplenmemiş bir haberci düşünün işvereninin haksız yere kapıya koyduğu işçiyi nasıl haber yapsın? Nasıl anlatsın sendikal yaşamın işçi için, memur için bir güvence olduğunu? 
12 Eylül sonrası insanların sosyal haklar kavramı denince aklına; çalışarak hak ettiği kazanımlar değil; yandaşı olduğu iktidarın kendisine verdiği sadaka türü iftar çadırları, kömürler, çekyatlar, beyaz eşyalar geliyor ne yazık ki!
Ah RTE ah...
Bu sabah bir umut verdin ki bana...
Sen başbakansın... Güç sende... 
Ama biliyorum ki yalansın... 
Keşke söylediklerine sahip çıksın ve bu söylediklerinin gereğini yapsan!
Demek ülkende insanların köle olarak çalıştıran bir patron var ve sen bunun gereğini yapmıyosun!
Bu söylediğin resmen suç!
Köle olarak çalıştırmak!
İşverenin adı da açıkça zikrediliyor ağzından RTE'nin...
Eee geriye ne yapılması gerek?
Gereği düşünüldü! 


Hiç yorum yok: