Salı, Ocak 15, 2008

ŞAŞKAN KALGAN!


Pazar günü tatil günü olduğundan değil yalnızca canımın çektiğinden gittim Boğaz’a doğru... İşsiz avarelere göre ne bayramın ne hafta tatillerinin kıymeti harbiyesi vardır... Ha farkında olurmuyum bugünlerin? Elbette! Nasıl olunmaz ki... Eğer erkenden yola çıkılmışsa Pazar sabahları tüm kentte bir suskunluk koşturmacasız heyecansız soluksuz bir renk vardır... Kuşların, kedilerin sesini daha net duraım. Arabaların tek tek motorları bile başka türlü çalışır... Kakafoni azalıyor ne de olsa Pazar sabahları. Bu yüzden avarelere de fark ettirir kendini böylesi tatil günleri.. Eh onlar da nihayet çalışanların gürültüsünden nasipleniyorlar tüm hafta boyunca... Şöyle ağız tadınla bir ağustos böceği gibi yaşayamadım ya dersem kimse kızmasın... Zaten çalışmamak da asla ağustos böcekliğine benzemiyor... Konumuz uzmasın diye burda keseyim. Çünkü karıncalara çok sözüm var söylenecek... Cevap hakkı doğmasın sonra:)
Pazar günümün en güzel saatleri anlarını karelediğim ve yayınladığım Ortaköy’den başlayıp Boğaz içlerine doğru sürdü... Güzel gündü... Hava güzel mi güzel, ayaz mı ayazdı... Kimi açıldım saçıldım, kimi sıkı sıkıya sarındım. İstanbul bu... Havası anında döner... Hiç sağı solu belli olmaz... Eh bendeniz de bir İstanbul ürünü olduğumdan uyumluyum çok şükür bu iklime.. Benzeriz de şehrimle huyumuz suyumuz bakımdan... Bir bakarım içim neşeden geçilmez... Nasıl berrak bakarım hayata... Hiçbir şey beni yıkmaz devirmez gibi gelir... Ama an gelir kara bulutlarla dolar içimdeki sema... Öyle anlarda bilirim ki, geçip gidecektir bu bulutlar... Gitmelidir de... Ya da yağmalı... İşte bunun içinde fırtına gelir ya böyle anlarda... Fırtınayı atlatmak gerek... Yelkenler fora! Artık ya batarız ya çıkarız... Gerisi Tanrı’ya kalmış..
Nerden nereye geldim yine. Amacım hafta sonu ne yaptığım değil aslında... Hafta başı tv izlmek gibi bir gaflette bulundum. Hay bulunmaz olaydım... Pazartesi sabahı ne işim ola ki haberlere bakarken Dobra dobra’lardan birini açtım. KanalD’nin dobrası idi takılıp kaldığım... 6 aylık hamile iken menenjit sonucu beyin ölümü gerçekleşen kadın... Geride iki çocuk daha var. Resmi nikahı yok. Baba bir markette asgari ücretle çalışmakta imiş. Üniversite hastanesi bebeğin dünyaya gelmesini sağlamak için caba sarfediyormuş(!) Günlük masraf en az 1000 ytl tutuyormuş dendiğine göre... Burada bana batan ne derseniz... Dilim döndüğünce, klavyem yettiğince açıklayayım:
Baba diğer Dobradobra’dan (FOX’dakinden) 6 milyar para istemiş... Vermemişler çıkmamış.. Serbest piyasa! Normaaaaaaaal! Çıktığı kanalda da daha önce gerekirse çocuk ölsün, ben bu kadar hastane masrafına yetemem” demiş... Bu normal değil tabii –bana göre-
Bunun üzerine program sunucuları gerekirse çocuğu yasal yolardan evlatlık verebileceğiğini ama en doğrusunun kendi ailesi tarafından alınıp büyütülmesini öneriyor. Ve bu arada sürekli beynimize sokulan jenerik!” Annenin fişi çekilsin mi?”
Vah vah... İçim nasıl açıldı sabah sabah...:(
En sonunda alicenap halkımız(!) bu zavallı(!) babacığa yardım eli uzatmış... Birileri adama daire vermişler...Hatta pek muhterem Sinan Aygün adama Ankara’da iş vereceğini canlı yayında beyan etmiş... Ağzım bi karış açık kalıyorum ben... Tam şaşkan kalgan ! Öyle deriz de biz aile içinde! Şaşkan kalgan!
Demek ki bu ülkede pek öyle uğraşmaya gerek yok bir şeylere kavuşmak için... Bırak kendini bahtının rüzgârına nasıl ya şans yıdızı gelip seni bulur varsa kaderinde... Tanrı kurtulmanı isterse çıkarsın birgün tvye... İste ne istersen, dile ne dilersen... Olur!
Yuh yahu!
Türk medyası kendine gel yahu!
Yok mu bu rezalete dur diyecek bu memlekette... Şimdi sormaz mıyım ben acaba Sinan Aygün’e... O işi bu işsizlikte hiçbir kalifiye eleman olmayan adama şak diye bulurken bu ülkede milyonlarca diplomalı işsizlere yüzünüzü dönüp de neden bakmazsınız? Bu adamın alınacağı işe acaba İşçi Bulma Kurumu’na başvurmuş ve sırada bekleyen başka bir insanın hakkı ihlâl edilmiyor mu? Bu adam eğer dünyaya getirttiği bebelere bakamayacaksa neden yapmış? Bunu neden sorgulamıyorsunuz? Günlük basit formüllerle bi programda bi insan ya da bir ailenin kurtulması ile ülkenin geleceği mi kurtuluyor. Toplumun hafiftne gazı alınyor! Vay be bak sen! Bu tvlerde olmasa bak zavallıcık içine düştüğü dertten kurtulamayacak! Büyüksün Türk medyası! Bumudur Türk medyasının görevi... Hadi göreyim sizi sevgili Türk medyası mensupları... Düşünün yarın sabah haberlerde, dobradobralarda, sedalarda, peteklerde ve daha nicelerinde, asgari ücret tartışılsın! İşsizlik, sendikasızlık tartışılsın... Basında neden sendika yok? Neden hiçbir yayın kuruluşunun toplu sözleşme haberi yok yahu? Tarım işçileri ne yer ne içer? Bir sorduklarını düşünün?
Sıkar biraz! Nerde o yürek bunlarda? Varsa göreyim!
Bana öyle edebiyat yapmasınlar... Dilenci medya istemiyorum...
Tüm halkın sorunlarını ortak masaya yatırmak göstermektir medyanın işi... Bireysel kurtarışlarla reyting alıp halkın gözünü boyamak değildir. Burada halka da asıl görev düşüyor. Asla bu oyuna gelmemeli ve de asla gözyaşlarına kanıp da bu tür yardımlara katılmamalıdır...
Eğer gerçekten bu kadar yardım etmek isteyen insanlar varsa neden çevrelerindeki insanlara yapmıyorlar bu yardımları... Zaten eğer yüzde 99.9’u müslümaaaan olan ülkede komşusu açken tok yatan olmasaydı bu insanlar da asla olmazdı diye düşünüyorum...
Evet düşünüyorum!

2 yorum:

NAZLICA dedi ki...

Ah Şirinim ahh, sabah sabah bam telime dokundun. 2002 yılından beri sürdürülen politikalarla insanlar daha çok yoksul ve işsiz kaldılar ve dilenci durumuna düşürdüler. Yoksul onurlu bir yoksulluk yaşayamıyor.İş sahaları açarak, iş imkanları üreterek yoksulluğu azaltmak yerine pompalayarak (kömür,gıda,yeşilkart,doğum yardımı, altın vs.gibi sonu gelmez bu çeşitlerin)dilenci durumuna düşürerek oy topluyorlar.TV yayınları da bunu destekleyecek program yapıyorlar. Gelecek hiç iyi gözükmüyor. Padişahlık devrinde bile fakire yardım için gece olması beklenirmiş. Amaç onu sosyal çevresinde utandırmamak, kimse görmeden yardım etmek. Şimdi öylemi? Kamyonlardan atılan herneyse kapmak için birbirini ezen insan manzaraları eksilmiyor. Vah ki vahh.Sevgiyle kal.
Not: Adana bu kış çok soğuk, gece - 7,5 falan oldu. Kazak işe yarıyor.:))

Adsız dedi ki...

Yine yapmışsın Şirinliğini...
Nerden girip nerelerden çıkmışsın.
Hangi medyadan bahsediyorsun, her yeri aç gözlülükle sardılar...
Balık baştan kokarmış, bizim baştakile başkalarına el etek öpmeye , dilenmeye gidince, halkta el etek öpmenin, dilenmenin normal olduğunu düşünüyor...
Ülkemizde yetişen en kalitesiz elmanın kilosu 1,5 lira olmuş, ve enflasyon düşmüş, bunun bi açıklaması olamaz... Buna Ülkeyi yönetmek denemez, Amerika ya akıl danışarak ülke yönetilirse sonunumuz daha da kötü olması kaçınılamaz...
Şirincim, sen boşver bu konuları şiir, miir yaz daha çekici oluryor (!) ....