Perşembe, Eylül 27, 2007

% 100 olsan ne fark ederdin ki?

Çoğunluk olmak demek haklı olmak demek midir?
Metro giriş çıkışlarında sağı ve solu belli merdivenler vardır... Sağdan inersiniz, sağdan çıkarsınız... Kural budur... Çoğunluk tutar sağı da solu da kaplar... Geçenlerde vatandaşın biri yukarı çıkmakta merdivenlerden... Ne mümkün... Üstüne bir güruh akıyor ki... Dayanamadı vatandaş, bağırdı:"Yahu neden bu taraftan geliyorsunuz?" Sonuç? Doğal olarak çoğunluk vatandaşa haddini bildirdi(!) Suçlu vatandaş oldu... Çoğunluk haklı oldu...
Bu kez başıma gelen olay:
Üsküdar'dan belediye otobüsüne binmişim... Arkadaşıma gidiyorum... Otobüste oturacak yer kalmadığından orta sahanlıktaki cam kenarına ilişitim... Hiç de şikayetim yok... Burada da rahatça gidebilirim... Hava sıcak... Suyumdan bir yudum aldım... O da ne? Ayaklarıma çarpan şeye baktım... Ağır poşetleri adamın biri ara koltuuğun arasından ayaklarıma doğru itttiriyor... Çekildim kenara ister istemez... Yetmedi çekilmem... Adam araya iyice yerleşti vede koluma bir dirsek attı... Doğal olarak dönüp baktım adama... Bana hiddetle söyledi söz şu:" Bana bak! Bana dalaşma ben senin gibi değilim... Oruçluyum..."
?????????????????????
Şok oldum!
Ne diyebilirim bu sözün üstüne... Yanımdaki sağımdaki solumdaki kimse gözüme gözükmüyordu... Baktım bir çift göz bana bakıyor... Gözlerini yarı kapalı tutarak sakin olmamı belirtiyor... Yavaşça geri çekiliyor o adam, ve yerini bana bırakıyor... Bana sataşan kişi ise bana hâlâ bir şeyler söylenmekte... Duymuyorum... Duymak istemiyorum... Bana ayakta durduğu yeri veren adamdan başka kimse kişiye hiç bir şekilde engel olmuyor... Ve ben konuşursam bana saldıracaklarından adım gibi eminim... Burası İstanbul! Erzurum değil, Konya değil... İşte geldiğimiz nokta!
Hani şimdi büyük medyamızın yeni klişesi "mahalle baskısı" varya... Ben o mahalle baskısını tam otuz yıldır yaşıyorum aslını isterseniz... Daha 12 eylül öncesi tohumları atılmıştır bu mahalle baskısının... Olay artık mahalle baskısı olmaktan çoktaaaaaaaaaan çıkmıştır... Büyük bir kitlesel baskı olarak azınlıkların üstüne gelemektedir... Ben artık kendi ülkemin topraklarının azınlık sınıfındanım... Bunu acı olarak anladım... Ne kadar baskı yaparlarsa yapsınlar ben asla o baskıya boyun eğmeyeceğim... Ama gün geçtikçe eğenler ve de eğilenler daha da artacak... Görünen o! Çünkü cesaretini kaybetmiş toplumlar kaybolmaya mahkumdur... Ne zaman ki üstünüze gelen kalabalığın yalnızca çoklupundan dolayı haklı olmadığı gerçeğini göreceksiniz ve de haykıracaksınız o zaman varsınız! Sonucunu görmek değil yol açmaktır asıl olan...
Büyük Atatürk'ün "size ölmeyi emrediyorum "demiştir cephedeki askerlere...
Bizler de hangi anlamda bu yola baş koyacak isek biliyorum ki ardımızdan geleceklere zaman kazandırmış olacağız... Ne çokluklarından ne de var olan yokluklarından korkuyorum o kafaların... Demokrasiyi kendi getirmek istedikleri gerici düzene alet edenlerin seçim sonuçları beni asla bağlamıyor.. Yaşamında bir kez bile "ben kimim?" diye sorgulamamış, din olgusun çarkında kendini yok ettirmiş, düşünmeyen insanlar sinsilesinin benim karşımdaki varlığı ne ola ki?

1 yorum:

NAZLICA dedi ki...

Şirinciğim kaygılarında çok haklısın. Adana da şimdilik böyle olaylar yaşanmıyor. Herkes istediği gibi hareket edebiliyor,dışarda yiyip-içebiliyor, yaz'a göre giyiniyor ama nereye kadar bilinmez. Sabır diliyorum, kendine hakim ol lütfen, cahille uğraşmak çok zordur. Öpüyorum canım.