Salı, Temmuz 01, 2008

Temmuz geldi?

1 Temmuz geldi. Geldi de pek hoş gelmedi...
Ülkemizde her yıl 1 Temmuz "Denizcilik ve Kabotaj Bayramı" olarak kutlanır... Çocukluğumun İstanbul sahillerinde hür sularımzda bembeyaz yelkenlerini açmış teknelerle kutlanırdı bu güzel gün!
Hep bir yelkenlim olsun istemişimdir her 1 temmuz günü geldiğinde...
Geçen sabah bu konuda hayalimi de iyice güçlendirecek bir güzel programda izlemiştim. Denizcilik terimleri tam aklımda kalmasa da teorikte öğrendiklerimle prtaik olarak bir yelkenliyi kullanacak bilgiler edindim...
Ve bu sabah hayalimdeki yelkenliyi İstanbul kıyılarından açık denizlere süzülmeye bırakayım diyordum...
Kahvaltı sonrası elimde çayım salona geçtim... Elimde bir gazete...
"O gazete kaç günlük ne okuyorsun ki onu" dedi evdekilerden biri...
"Aman ya ne farkeder ki? kaç zamandır tüm haberler birbirinin aynı zaten.. Bir yıl sonra alsam bu gazeteyi elime sanki ne değişecek ki bu ülkede" dedim...
Demese miydim acaba?
NTV açık... Birden bi alt yazı oluştu... Elindeki haberleri okumaya devam eden haber spikeri de daha olaya vakıf olamadı...
"Emekli Orgeneral Hurşit Tolon gözaltına alındı "
Sonra ardı arkası kesilmedi...
Al sana habersiz gün...
Gün içinde daha neler olacak...
Mustafa Balbay, Şener Eruygur, Sinan Aygün ve dahası...
Hepsinin gözle görünen ortak bir suçları var(!)
İktidara göre suç olan şey şu:
"Atatürk'ün ilkelerine devrimlerine, Cumhuriyet'e sahip çıkmak"
İşte ortak suç bu!
İktidarın bu tavrını asla yanlış bulmuyorum... Zaten iktidar oluş nedenleri budur..
Demokrasi bunlar için bir araçtır... Asla amaçları değildir demokrasi... Dinsel totaliter bir rejim özlemi çekecek ve bunu uygulamak için her türlü alt yapıyı oluşturacaksın sonta da kalkıp bana demokrasi dersi vereceksin ha!
Bilirim ben senin demokrasini AKP ve zihniyeti!
İşte bembeyaz köpükler içinde bembeyaz yelkenlimle yapacağım hayali seferimi karalara buladı bu AKP 2008 1 Temmuz'unda.. Dilerim onlarda bu yarattıkları karanlıklar içinde yok olup giderler tez zamanda...
Gözüm yine tv'de...
Meclis grup toplantıları günü bugün malum... Bir ara Devlet Bahçeli'yi dinledim... Yine hamasi nutuklar attı RTE'ye doğru... Ama bana inadırıcı gelmiyor artık kendisi..
Ardından RTE geldi kendi grup konuşmasıyla ekranlarıma... Büyük bir sabır ve metanetle dinledim kendisini... Bu arada tabii ki içimden neler geçti Tanrım biliyor:))
Tam bir mahalle kabadayısı tavırlarıyla yapılan bir konuşma... Başbakan konuşuyor demek için gerçekten şahit gerek!
Söz Baykal'a sataşmaya geldi dayandı... İçind ebulunduğu durum saldırgan olmayı gerektiriyor çünkü... yapması gereken bu...
Enerji'den vurdu Baykal'ı aklınca... 70'li yılları ağzına doladı durdu... Yoklukları kuyrukları saydı saydı... Tabii ki olaylara bakışı asla bilimsel ve akılcı olmadığından tam halka yönelik konuşmalar... 70'li yılların dünyasının içinde bulunduğu durumu gelip de bugünkü politik ortamda Baykal'a fatura eden kafayı daha fazla dikkate alıp dinlemenin kalitemi düşüreceğini düşünerek tv'yi kapatmaya kalktım...
Yine beyaz köpüklü hayallerimi ve yelkenlimi aldım yanıma...
Bu da gelir bu da geçer diyorum...
Geçer mi dersiniz?

Hiç yorum yok: