Çarşamba, Temmuz 16, 2008

"Ne harabiyim, ne harabatiyim... Kökü mazide olan atîyim!"

Yat kalk hep aynı konu!
Ergenekon, Ergenekon!
Benim bu adı duyduğumda hep içim titrer... Sulandırmak isterler aslında Ergenekon adını... Yok etmek, karalamak... Ne yaparlarsa yapsınlar bilmezlerki zavallılar hiç bitmez bu menba!
Ne demiş büyük şair Yahya Kemal:
"Ne harabiyim, ne harabatiyim...
Kökü mazide olan atîyim!"
Bizde öyle şairim bizde..
Bana da bahane çıktı işte Yahya Kemal'in şiirini okumak için...
Ergenekon'la ne ilgisi var?
Hiç mi hiç ilgisi yok gibi görünse de konu aşksa, vuslatsa bulunur bir yol bağlantı kurmak için...
Ben buldum işte..

Tadı damağımda kalarak okuduğum şiirlerden:

VUSLAT
Bir uykuyu cananla berâber uyuyanlar,
Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar,
Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamânı,
Görmezler ufuklarda, şafak soktuğu ânı...
Gördükleri rü'yâ ezelî bahçedir aşka;
Her mevsimi bir yaz ve esen rüzgârı başka.
Bülbülden o eğlencede feryâd işitilmez;
Gül solmayı; mehtâb, azalıp gitmeyi bilmez...
Gök kubbesi her lâhza, bütün gözlere mâvi...
Zenginler o cennette fakirlerle müsâvi;
Sevdâları hulyâlı havuzlarda serinler,
Sonsuz gibi, bir fıskıye âhengini dinler.

Bir rûh, o derin bahçede bir def'a yaşarsa
Boynunda onun kolları, koynunda o varsa,
Dalmışsa, onun saçlarının râyihasıyle,
Sevmekteki efsûnu duyar her nefesiyle;
Yıldızları boydan boya doğmuş gibi, varlık,
Bir mû'cize hâlinde o gözlerdendir artık.
Kanmaz, en uzun bûseye, öptükçe susuzdur,
Zirâ, susatan zevk, o dudaklardaki tuzdur.
İnsan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan,
Bir sır gibidir azcok ilâh olduğumuzdan.

Onlar ki bu güller tutuşan bahçededirler.
Bir gün nereden hangi tesâdüfle gelirler?
Aşk, onları sevkettigi günlerde, kaderden
Rüzgâr gibi bir şevk alır, oldukları yerden.
Geldikleri yol, Ömrün ışıktan yoludur o!
Âlemde bir akşam ne semâvi koşudur o!
Dört atlı o gerdûne, gelirken dolu dizgin,
Sevmiş iki rûh ufku görürler daha engin,
Simâları her lahza parıldar bu zafirle;
Gök her tarafından, donanır meş'alelerle!

Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Varlıkta bütün zevki o cennette duyanlar
Dünyayı unutmuş bulunurken o sularda,
— Zalim saat ihmal edilen vakti çalar da-
Bir ân uyanırlarsa lezîz uykularından,
Baştan başa, her yer kesilir kapkara, zindan...
Bir fâciadır böyle bir âlemde uyanmak...
Günden güne, hicranla bunalmış gibi, yanmak...
Ey talih! Ölümden ne beterdir bu karanlık!
Ey Aşk! O gönüller sana mâl oldular artık!
Ey vuslat! O âşıkları efsûnuna râm et!
Ey tatlı ve ulvî gece! Yıllarca devâm et!

Hiç yorum yok: