Cumartesi, Nisan 21, 2007

İzin, tatil, sokaklar üzerine....

Günlerden Cumartesi... Kimilerine tatil günü... Bana her gün tatil:) Neden “deliye hergün bayram” demişler de “işsize her gün tatil” dememişler... Yine erken kalkarım ben... Çalıştığım zamanlarda hiç normal hafta sonu tatili yapmadım... İşim gereği hep hafta arası kullanırdım izin günlerimi... O zamanlar her gazete bayram günleri yayınlanmazdı... Ta fii tarihinden haberler gibi oldu ama gerçek! Bayramlarda yalnızca Gazeteciler Cemiyeti’nin çıkardığı Bayram Gazetesi çıkardı... Şans bu ya:) Bu Bayram Gazetesi de ne hikmetse benim çalıştığım kuruluşta çıkardı... E zorunlu olarak olmasa da bayramlarda da çalışırdım... Ne zorunlusu zaten.. Herkes can atardı bayramda çalışmaya... Gerçi burası da tartışmalıydı ya... Parayı kapıncaya kadar pek bi istekli hevesli olanlar daha bayram sabahı işe başlamadan nasıl işi kırıp sıvışırım derdine de düşebilirlerdi...
İşte böyle bayram günlerinde zaten her sabah ezanda yola koyulan ben çevremde bir tuhaf karşılanırdım... Sabahın körü giyinmiş süslenmiş püslenmiş gazeteye doğru yol almaya başladığımda daha bayram namazı saati de gelmemiş olurdu... Yollarda hep namaza giden erkekler olurdu... Onlar bana garip garip baka kalsalar da bu durum bana da garip gelirid o zamanlar... Neden kadınlar değil de hep erkekler sahibidir sokakların... Günün hangi saati olursa olsun tüm sokaklar hep erkeklere aittir... Kadınlara yasaktır sokaklar aslında... Günün belli saatleri çıktınız çıktınız... Yoksa kötü durumunuz... Hava karamış olmayacak kesinlikle...Ne sabahın köründe, akşamın alacasında sokakta olmamalı kadın denen yaratık... Böyledir bu ülkede...Hiç kimse aksini inkâr edemez... Gerçi ben İstanbul’da biraz daha farklı olduğumuzu kabul ediyorum ama İstanbul’a da sürekli gelen yoğun göç aynı baskıyı burada da sürdürmeye çalışıyor... Ne yazık ki Türkçe’de kullanılan bir deyim bile var... “Sokak kadını” Neden “sokak erkeği” yok acep? Aşağılamak için isterseniz karşınızdaki başına “sokak” getirin... Olsun bitsin... Kedilere, köpeklere bile “sokak” eklentisi yaptınız mı değeri bir anda sıfıra iner... Bu konuda küçük bir de yaşanmış olay anlatmalıyım:
Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu bir gün evine dönerken yolda küçük yaralı bir köpek yavrusu bulur... Merhametli kadın... Alır köpek yavrusunu, veterinere götürür... Ardından da sürekli gider gelir, yakından ilgilenir köpekçiğin sağlık durumuyla... Öyle bağlanırlar ki küçük köpek yavrusu ile Tülay hanım birbirlerine... İyileşince artık onu eve götürmeye karalıdır Tülay hanım... Veterinere köpeğin ne cins olduğunu da sormadan edemez... “Sokit” cinsi der veteriner... “Sokit” cinsi köpeği ve de Tülay Hanım güzel bir yaşamı paylaşırlar artık... Bu arada aile arasında konu köpek cinslerine gelince bir araştırma yapılır... Nedir bu Sokit cinsi köpeğin özelliği gibisinden... Kimsecikler bir bilgi elde edememişlerJ Tülay hanım bir aşı günün de veterinere sorar:
“Biz çok araştırdık ...Bu “sokit” cinsi köpekler hakkında bir bilgiye ulaşamadık... Sizden bilgi alsam biraz der... Veteriner muzipçe güler:
“Arasanız da bulamazsınız... Çünkü Sokit sokak iti’nin kısaltılmışıdır”
Eee sonra ne mi olur! Köpekçik ve Tülay Hanım hâlâ birlikteler... Çok da memnunlar hallerinden...
Şimdi bayramlardan, izinlerden geldik sokaklara... Sonra da sokaklı takıntılara... İşte ben derim ki keşke herkes sokaklara çıksa, evlere odalara tıkılmasa, tıkışmasa... Yolar sokaklar çocuklar kadınlarla dolsa... Yalnız erkeklerin değil sokaklar... Öyle alışmalılar ki insanlar sokaklarda insan(!) görmeye... Denmemeli artık kimseye sokak çocuğu, sokak kadını, sokak kedisi, sokak köpeği... Eğer demeyi sürdürmek isteyen varsa ona dönüp de demeli...
“Hadi oradan SOKAK ERKEĞİ”
Bir televizyon reklamı vardı yakın zamanlarda... Reklâm şarkısı şöyleydi:
“Sokağa çık sokağa! Hayat var sokakta!”
Artık havalar iyiden iyiye ısınmakta...
Çıkın artık sokaklara... Çıkamayanları da çıkarın... Yaşlıların girin koluna, bebeklerin tutun minik ellerinden, alın kucağınıza... Her saatte çıkın sokaklara yollara... Depolara kapatılmış tozlu dosyalar gibi yaşamayın beton mezarlarda... Sokaklar hepimizin... Erkek, kadın, çocuk fark etmemeli... Zaman kısıtlamaması olmamalı... Bir kadın da ne zaman ki özgürce bir gün bu ülkede sokağa çıkıp istediği yerden tek başına güneşin doğuşunu izleyebilir acaba? İşte o zaman özgürdür ülkem!

8 yorum:

Adsız dedi ki...

hani hafta sonlarında gazeteler ekler verirler ..öyle evde sohbet içinde hem okuyalım hemde laflıyalım ve hiç gerilmeden darılmadan geçsin diye .o nedenle o günler ilaveleriyle kapışılır gazeteler...işte tam böyle bir ilavede görmek istediğim yazı ,akıcılığı içeriği,lezzeti.oldukça sosyal bir mevzuyu ve yarı ömrümüzü geçirdiğimiz sokaklarımıza manalar yüklemişsin..aynı zamanda sokakları çok sevenlerede misyon .. (şirin hanım o sakık cinsi köpekler tutuluyorsa orada..yollayım burdan bi kamyon)

Adsız dedi ki...

Şirin abla nerdesin görünmüyorsun merak ettim seni?

Adsız dedi ki...

BİR GÜN BİR FİLMDE FAHİŞE KELİMESİ GEÇTİ..KELEBEĞİMDE UFAK O ZAMANLAR.. SORDU ANNE NE DEMEK DİYE...SOKAK KADINI DEDİM..GEÇİŞTİRDİM..BİR KIŞ GÜNÜ KIZIMLA BİR NİKAHA GİTTİK YİNE UFAK O ZAMANLAR..SOKAKLARDA KİMSE YOK..ÜRPERDİK.. AMAN DEDİM KİMSELER YOK SOKAKDA BİZDE NE GARİP GÖRÜNÜYORSUZDUR DEĞİL Mİ ANNEM DEDİM... BİLMİŞ BİLMİŞ YÜZÜME BAKTI... HIII ANNE DEDİ AYNI FAHİŞELER GİBİYİZ...
GÜLÜMSİYEREK OKUDUM YAZINI.. YENİ KÖĞPEK CİNSİNİ PEK SEVDİM.))) SEVGİLER

Adsız dedi ki...

Hiçbir zaman sonuna kadar özgür olamayız. Mutlaka birileri frenler, YA DA BİZ KENDİ KENDİMİZ FRENLERİZ... Güzel bir yazıydı. HOşçakal..

Şirin dedi ki...

Kutalmış;
:) Yazı hafta sonunu sevenlere iyi gelmiş... Sokitlere gelince... Bence yerlerinde yaşasınlar güzelce... Neden yaşadığı topraklardan sürgün etmek istersiniz hayvanları? en az senin benim kadar doğdukları topraklarda yaşamaya hakları yok mudur sence?

Süreyya;
Ya işte böyle... Sokakta isen bak nasıl da başka anlamlar yükleniyor kadına... Amaç kadınları dört duvara tıkmak...

Adsız dedi ki...

Sokit,ler yaşantılarından mutlular bence,yeterki bizler,insan olduğumuzun erdemini,yüce Tanrı mıza gösderelim ve onlarında bir canlı olduğunu unutmayalım derim.sokit,soked,sofaşe :))hepsi sokakda geziyolar şuan.Onlar ın en önemli özelliği sanırım bu yapılarında var,yaşadıkları yeri satmazlar ve ne olursa olsun sahip çıkarlar.Bazı insanımız bu özelliklere sahipmi acaba?

Adsız dedi ki...

bakın şiirn hanım,sırf o sokıtlar yüzünden tam bir yıl aybegümü sabahın köründe okula ben taşıdım ...bu bir
ikincisine gelince osman hamdi bey müzesinde beni haince ısırdı..izi duruyo..
aşısı için çektiğim o zaman kaybı ve prosüdür dahada ızdıraptı bu üç..(ama bizim komşuyu sabah namazına giderken kovalamışlar ...adamın pantolunu dikenli tellere takılınca karizmada gitmiş kaçarken.onun için düşman değilim yinede sokıtlara)

Şirin dedi ki...

Kutalmış;
Hangimizin böyle tatsız anısı yok ki? Ama insanların bana yaptıklarını sıralarsam bu sokitler "bana zarar veren canlılar"arasında en alt sırada bulunuyor...Ben insanın kötüsünden daha çok korkuyorum... O namaza giden amcama gelince:) İnan bi hareket çekmiştir hayvana... şu seni ısrdığını söylediğin sokit ise eminim tadına bakmak istemiştir:) Yoktur kötü bir niyeti:)