Cumartesi, Nisan 14, 2007

Davet

Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benziyen toprak,
Bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
Yok edin insanın insana kulluğunu,
Bu davet bizim...
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi KARDEŞÇESİNE,
Bu hasret bizim...


Nazım Hikmet Ran

6 yorum:

Adsız dedi ki...

Muhteşem bir zamanlama ,harikasın ,nasılda oturmuş şiir bu güne..gerçi bu şiir 1940 larda yazıldığı için..yani kurtuluş savaşı çoktan bitmiş ve ölen ölüpte kalan sağlar bizim dediğimiz zamandır yazılışı..o nedenle bence ölenler ve savaşanları,yazanlardan daha önde tutmuşuömdur hep .güzel günler senin olsun ve hepimizin.kutalmış

Adsız dedi ki...

evet;
birey olmak,
ve toplum olmak..
kardeşcesine..
işte bunun resmi çizildi...

Adsız dedi ki...

bu yürüyüş sabahı nikomedyam çok ilginç bir olay anlattı,evindeki 80 lik misafirleriyle ilgili...
-iki ihtiyar eş kalkıyor sabah erkenden ..nikomedyam'dan paltosu olup olmadığını soruyorlar...ve alıp kocaeliden ankaraya yürüyüşee...
dönüşlerinin yorumunu nikomedyam yapsın....kutalmış

Şirin dedi ki...

Çok güzel!
Bizler o seksenlik güzel insanlar kadar olamadık:(
Kutalmış o seksenlikleri görürsen eğer benim adıma ellerinden öper misin?

Adsız dedi ki...

seksenlikler,perişan halde dönmüşler.müthiş kalabalıkdan dolayı kaybetmişler birbirlerini.ve biri otobüsün yanında eşi dönene kadar uyumuş.sanırım ara sokak sapmaları işde böyle başladı gibi.

Şirin dedi ki...

Nikomedya'ya;

Bence hiç de perişan değillerdir:)
İnandıkları yolda gittiler ve döndüler... Ne mutlu onlara...
Onlar kadar yüreğim yokmuş...
Nelere katlanmışlar... Birbirlerini bile kaybetmişler ulaşmak istedikleri amaca doğru yürürken... Sonuçta yine birbirlerini bulmak olmuş amaçları... Değerlerini daha iyi anlamışlardır birbirlerinin... Bazen kaybetmek gerekiyor galiba... Çok uzun sürmemesi koşulu ile:)