Perşembe, Şubat 01, 2007

Hişt! Sakin ol!


Arkadaşlar birbirimize uğrar dururuz ya ben de şöyle bir Dilaracığıma uğrayayım; kapısını tıklayayım dedim...

Kızı hastalanmış... Geçmişler olsun!

Hani bu günlerin hit hastalığı hatırımızı sormazsa olmaz bir hastalık var ya! Grip; canım sözün özü! Bir eve girmeye görsün, hatta bi otobüse falan binmeye görsün tüm yolcularda çokça kendisini bırakarak çıkar gider... Gider mi gitmez mi... Gitmez gitmez... Hastalığa hoş geldin denmez doğal olarak... Öyle pek tedavisi de yoktur... Beklersin ki neremi vuracak... Bedenin hangi yanı zayıfsa arar bulur bu virus... İşte oradan fena vurur... Bu yüzdendir ki kimsenin gribi kimseye benzemez... Bir de her yıl kostüm değişir gibi kişilik de değiştirir bu virüs... Geldiği yönde hangi ülke varsa o ülkenin adı ile adlandırılır... Japon gribi, Çin gribi, Asya gribi gibi... Şimdiye kadar neyse ki her kötü olayın başında gelen ülkemiz bu grip olayında hiç isim anası-babası olmadı çok şükür...
Ben duymadım bugüne kadar ne yalan söyleyeyim:”Türk gribi”...
Sevindirik oldum birden... Hani çocuk pornosunda, trafik kazaları sıralamasında hep önlerde yer alan ülkemizin adı ne güzel ki hiç grib adıyla ünlenmemiş... Aman şeytan kulağına kurşun! Sözü Dilara’dan açmıştım, yine onun konusuyla sürdüreyim... Dilara bir çok projeleri olduğundan ama zaman bulamadığından yakınıyor... Çok da haklı... Bu öyle sanıyorum ki hepimizin ortak bir derdi... Hangimizin kafasında yapılmayı bekleyen projeler yok ki... Ben de aynen Dilara gibiyim örneğin... Ne bitirlecek işlerim vardır benim... Aman da aman on parmağımda on marifet.. Hangi birine ne zaman var, ne halim var... Ama hep yapacak işlerim var... Bir de çevremden destek değil köstek görüyorum bazen... Annem sağolsun geçenlerde ördüğüm çoraplara baktı baktı... “Bu çoraplara ayırdığın süreyi fırçalarına boyalarına ayırsaydın ya” diye hayıflandı durdu... Oysa o çoraplar onun ayaklarını sıcak tutmak içinde... güle güle giysin... Ama o inanın çok üzülüyor böyle işlere zaman ayırmama... Hak vermiyor da değilim zaman zaman kendisine... Onca güzel hazır çoraplar eldivenler varken bunlara yapmaya zaman ayırırken asıl geriye ne bırakacağınız daha önemli değil mi? İşte bir tartışma konusu... Burada iki tane “ben” çıkıyor karşıma... Birisi neyi ne zaman yapmaktan zevk alıyorsa onu yapmalı... Diğeri ne gerekli ve de daha kalıcı ise o yapılmalı diyor... İki “ben” tartışıp duruyorlar beynimde... Of beni çok ama çok yoruyorlar... Sizin de böyle “ben”leriniz var mı?
Hişşt hişşt sakin ol!
Sinirlerine hakim ol!
Biraz lavanta kokla!
Oh!
Biraz pasiflora!
Güzeeeel!

Hiç yorum yok: