Çarşamba, Eylül 03, 2014

CAN ACIYOR!

Otuz küsur yıllık bir aşkın bedenden çıkıp göğe yükselmesi sonsuzluğa karışmasıydı. Günlük hayhuylar içinde itlerin kopukların bağırışmaları kendi kendilerini yemelerine seyirci olmak yerine sanki dertlerini çözmek ile uğraşmak ne beyhude debelenişmiş.
Mutluyduk oysa kendi kendimize. Alın teriyle ıslanmış lokmalarla hırkalarla yaşadık sert rüzgarlara karşı... İki aslan gibi evlatla kendimiz de katttık büyüttük...
Ne kutsallık atfettik kimseye ne eğildik büküldük kimseye... İstanbul'da doğmuş büyümüş iki çocuktuk nihayetinde. Çarıklıların dilinden hiç anlamadık. Onlar ne kadar hırs ve aşağılık komplesklerinde boğulsalar da biz hep hoşgörüyle yaklaştık.
Neden böyle döküldüm bugün derseniz eğer...
Çok canım acıyor; içim yanıyor!
Yıllarca kader birliği ettiğim hayat arkadaşım yok artık.
Tek bile bildiğim iyiler çabuk terk ediyor bu dünyayı sessizce ve yüreklice...
Keşkeleri hayatımdan sildim çoktandır çünkü sadece acı veriyor.
Ancak adalet istiyorum keşkelerimi yok saymamın karşılığında.
Elbette adalet!
Son nefesimi vermeden ben sadece adalet bekliyorum... 

Hiç yorum yok: