Cumartesi, Ocak 03, 2009

Yeni bir yıl?

Her yeni gelen yılın ilk ışıklarını yakalamaktır benim işim.
Yeni yıl sabahları sanki başka doğacak güneş, başka dağıtacak ışıklarını bana, bize, size, onlara...
Nerde olursam olayım bulurum ben o yeni yıl ışıklarını...
Soğuk, ayaz, sarhoş, sızmış sokaklar içinden bir ben uyanık kalırım sanıyorum bu yeni yıl sabahları.
Yok öyle "alıp başımı gideyim bir yerlere" lüksüm... Doğu'ya doğru döner beklerim... Ve her nasılsa gelir ilk ışıkları yeni yılın. Pencereden, perdeden geçer odama dolar yeni yıl ışıkları. Tüm olumsuzlukları, kötüleri örter o aydınlık... Geçmişte ne varsa kara, yalan, bozuk, çizik... Görünmez gözlerime.
Ama bu kez yetmedi 2009'un ilk ışıkları karanlığı aydınlatmaya...
Hani malûmu ilan etmek değil amacım ama işte yazmadan geçemeyeceğim...
Ankara'da yedi gencin ölümü...
Pis ölüm!
Ölen öldükten giden gitttikten sonra neden, niye, nasıl demek neye yarar...
Yönetmen'le konuşuyoruz da hani, düşünce üretiyoruz. Neden kombilerin üstünde gaz alarm aleti takılı olması zorunlu değil... Ben ne mühendisim, ne teknisyenim... Kendi halinde bir kadın işte. Bunu düşünebiliyorsam ben.. Benden daha zeki, üretken, teknik donanımları elinde bulunduranlar ne halt ederler. Ben mühendis olsaydım o ölümlerin ardından olay yeri incelemeye gitmeye bile utanırdım herhalde. 5 liralık bir boruya suç at; sonra vicdanını rahatlat!
Kolay çok kolay Türkiye'de aklanmak...
Parkta bir çocuk katledildi yılbaşı gecesi İstanbul'un göbeğinde... Yanındaki iki arkadaşı da yaşam savaşı vermekteler... İddialara göre sabıkalı bir katil katliamı yapan kişi... Ve daha yakalanamadı... Haberciler parkta çekim yaparken gülllerin dibinde bir kurusıkı tabanca görüyorlar ve de çekim yapıyorlar. Polis otosu geliyor, içinden bir resmi giyimli polis geliyor, kurusıkı tabancayı çıplak ellerinle gül dibinden alıyor ve aleti incelemeye başlıyor... Kabzasınıda sıkı sıkı tutuyor. Belki o silah o silah değil. belki de o... Deliller yok oluyor.... Olayın üstünden saatler geçmiş. Bir can gitmiş, iki can savaş vermekte... Ama olay bitmiş. Ölen öldüğünle kalıyor... Katil aramızda dolaşıyor...
Türkiye'de suç işlemek ne kadar cazip hale geliyor...
Yılbaşı gecesi İstanbul halkının en çok akın ettiği eğlence noktası Beyoğlu... Kendilerine "tebliğciler" diyen bir takım zibidi ortalıkta dolaşıyor... Yoldan gelip geçenlere, mekanların kapılarında işletmecilere çalışanlara sürekli kendi inandıkları din konusunda fetvalar veriyorlar. Bana sorarsanız resmen "taciz" ediyorlar... Taksim'in diğer yılbaşı tacizcilerinden ne farkları var? Her yolla taciz işte... Amaç toplumun bir türlü kendi içine alamadıkları bölümüne elinde bulundurdukları siyasi güce de güvenerek sindirme harekâtı uygulamak...
"Mahalle baskısı" demek çok basit bir açılım artık bu durumda. Topluma "dinsel şiddet" uygulamak derim ben buna...
2009'a girer girmez kapımızda bulduğumuz bubi tuzağı TRT6!
Bu konu çok ama çok uzun sürer... Önümzdeki günlerde, aylarda, yıllarda acı meyvelerini verecek... Artık bölündük. TRT bunu deklare etmiş bulnuyor. Anayasal bir suç da işlemiş bulunuyor... Sorumlusu kimdir bu suçun? Doğal olarak siyasal iktidar! Ve de doğal olarak o iktidarı oylarıyla oraya taşıyanlar.... Bu kişileri iyice tanıyın ve uzak durun...

İşte böyle karamsar başladı 2009!
Yine de içimizde yaşama sevinci olmalı...
Ne olursa olsun açmalı çiçeklerimiz, gülmeli yüzlerimiz...
Yeni yılınız gerçekten kutlu olsun!
Duam olsun!

2 yorum:

NAZLICA dedi ki...

Duana yürekten katılıyorum Şirinciğim. Senin anlattıklarının yanında bir de çocukların çıplak olduğu falan gibi aşağılık sözler sarfedildi. Hangi vicdana sığdırdı bu çok bilmiş örümcek kafalı. Ülkemizi hergün geriye götüren, halkını birbirine kırdıran, yoksul ve dilenci durumuna düşüren zihniyetin 2009'da tarihe gömülmesini istiyorum. En büyük isteğim bu, yeter diye avaz avaz bağırmak istiyorum. Öptüm seni

Şirin dedi ki...

Nazlıcığım;
Ben 2009'u "dua yılı" ilan ediyorum :P Kötüleri tarihe gömümüp güzelliklerin yeniden doğmasını sağlamak için en güzel çabamız dua olacak bence. İstersek olur diyorum...
Güzelliklerle dolu bir dünya..
Neden olmasın?
Ben de öptüm seni Nazlıcığım..