Pazartesi, Ağustos 18, 2008

İFADE EKSİKLİĞİ



Nicedir yazamıyorum. İstesemde nedendir elim gitmiyor yazmaya... Çünkü düşüncelerimdeki sözcükler havalarda uçuşuyor. Hepsi bi yere alıp başını gidiyor. Şöyle toparlasam da sıraya koyup cümle cümle dizsem diyorum... Onlar bana hep galip geliyor. Zaten başıma ne geliyorsa bu sözcüklerimin hep alıp başını gitmesinden geliyor. Çünkü onlar alıp başlarını gitmesler ben belki kendimi daha kolay anlatacağım. Ne söylersem, oysam yandım ben. Belki de bu tüm insanlar için geçerli...
Tarih yazıyla başladığına göre yazmadan önce kendini anlatabilme sanatı yani konuşabilme, ağızdan çıkan seslerle kendini karşısındakine anlatabilme, tarih öncesi bir ilişki yöntemi.
Ben demek daha bırakın yazmayı tarih öncesi dönemlerdeki yöntemi bile daha kavrayamamışım... Ne söylemeye çalışsam çabalasam bir bakıyorum ki sonunda farklı bir sonuca çıkıyor. Karşımdakinin de katkısıyla bambaşka bir sonuç çıkıyor ortaya. Hani karşımdaki gel geç gün içinde karşılaşıp sonra arkanı dönüp yok olanlardansa hiç dert değil.. Umursamazsın durumu. Ama ya vazgeçilmezinse işte orda acı çöküyor bana. Önce konuşabilmeli insan sonra yazıya geçmeli galiba... Ya da susmalı bir ömür boyu... Konuştukça yok olup gidiyorsan sus da kal... İfadesizliğinin içinde yok ol git hiç olmazsa; böyle yanlış anlaşılmaktansa... 
İfade eksikliği hastalığı mı denir bu duruma?
Böyle bir hastalığımın olduğunu varsıyorum. Tanısı da benden oldu hastalığımın.
Neden bu hastalık?
Nedeni şudur!
Çok söyleyecek sözü olanların dar zamanlarda kısaca kendilerini anlatmaya çalışması, bir o kadar da karşısındakini anlamaya çalışması sanırım bu tür bir varsa hastalığın olışmasına neden oluyor!
Alın işte geldiğim nokta.
Ben yazıya ne diye başladım yazı nereye geldi. Sanırısınız ki ifade eksikliği konusunda yazılmış makale... Rahatsız edici yanları bunlar işte bu hastalığın. Hiç beklemediğiniz istemediğiniz bir noktaya geliyorsunuz ansızın...
Böyle bir durumumu neden burda yazıyorum derseniz belki benim gibi durumda olup da bu sorunu çözmenin yöntemini kısa yoldan bulan olmuştur diye umut ediyorum. Bulan varsa burda paylaşırsa bu yöntemi çok ama çok sevineceğim... Bekliyorum umutla...
Ha bu arada aklımdayken yazmdan geçmeyeyim de bi de beynimde bu konu ağırlık yapmasın=)
Hani şu ünlü slogan:"SUSMA SUSTUKÇA SIRA SANA GELECEK!"
Neden "susma"!
Nereye gitsek kuyruk var!
Bence "SUS"!
"SUS Kİ; SUSTUKÇA SIRA SANA GELSİN!"
Biliyorum çok abuk bir espiri oldu ama idare edin işte...
Sıcaklardandır.
Hastayım mı yastayım mı? Bende bilmiyorum!

Hiç yorum yok: