Pazartesi, Şubat 18, 2008

Kar düşünceleri...

Aman ne gün ya! Haberler beynimin ekranında alt yazı olarak akıp gitmekte durmaksızın...
Kosova bağımsızlığını kazanmış... Eh sevinmem gerek... Ne de olsa damarlarımdaki kanın bir kısmı ordan... Priştina'ya selam olsun!
Aysel Gürel bedenini terk etmiş... O da artık sıkılmış demek bu dünyadan... İyi de etmiş bence... Çok uzun kalınca bu dünyada beden, antika sayılmıyor insanoğlu :)) Selam sana Aysel Gürel! Güzel yürekli kadın! Yazdıkların yaşayacak içimizi didik didik ede ede... Nasıl unuturum seni? Herkes "dandini dandini dastana" derken bebesine ben giden gençkızlığıma mı, bebeğimin uykuya hasret boncuk gözlerine dayanamadığımdan mıdır nedir sürekli "sen ağlama dayanamam... ağlama göz bebeğim sana kıyamam" ninisi söylerdim... Hâlâ mırıldandığımda oğlum bana dolu gözlerle bakar, hatırlar ninisini... Benim nini ettiğim sözlerin anası gitmiş... Uğurlar ola demekten başka ne gelir elden... :(

Bu güzeller güzeli de benim şubat güzelim :) Beyazıt Meydanı'nda karlar içinde arz-ı endam etmekteydi güzelimiz... Beni görürgörmez bir bakış baktı... Sonra usulca yanıma geldi... Okşadım başını... Nasıl da mudanasız sevdirdi kendini yılışmadan, tüm asaletiyle... Sonra aksi yönlere doğru yola koyulduk... Kuyruğunu sallaya sallaya giderken o ben arkasından bakakaldım... O da belli belirsiz döndü baktı... Hani sevdim ya ben arkama takılır diye bekledim... Oysa o sadece selamlaştı benle... Günümü güzelleşitiren güzel yaratık:)
Böyle geçti bir günde İstanbul'umda... Beyazıt Meydanı'nda... Geçmişle geleceğin orta yerinde durdum... Gün özlemle geçti yine... Geçmişi mi özlemek, geleceği mi bilemedim? Ama özlemişim bir şeyi belli... İçim buram buram özlem....

1 yorum:

carpediem dedi ki...

Aysele rahmet olsun,
Firuzesini çok severim
müjdeye yazmış onu,
kızına,
kimbilir hangi duygularla,
şubat güzeline de diyecek yok doğrusu...
gerçekten güzel...
sevgiler arkadaşım...