Cuma, Şubat 01, 2008

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ!

Cuma sabahı elime aldım kahvaltı sonrası uzaktan kumada aletini... Dün tüm Türkiye'nin canını sıkan Zeytinburnu'ndaki patlama haberinin gelişmelerini izlemek istedim.
-"haber gelişmesi" kavramı da her ne kadar olumlu bir tümce olsa da benim gelişmeden kastım artan ölü sayısı idi. Haberciliğin de böyle acı cilveleri var.-
Evet tam da düşündüğüm gibi ölü sayısı artmıştı. Düşündüğüm gibi? Eyvah! Ben düşündüm de oldu sanılmasın:( Olayların gidişatına göre artması gerekiyordu. Ki hâlâ enkaz altında canlı ya da cansız olabileceğini düşünüyorlar... Bunu da birileri düşünüyor...
Evet milletçe DÜŞÜNÜYORUZ!
Hep sonradan DÜŞÜNÜYORUZ!
Düşmeden düşünemiyoruz!
Hep kötü, acı olaylardan sonra arpakçı kumrusu gibi düşünüyoruz!
Hiç güzel DÜŞler kurmayı beceremiyouz...
Hiç güzel DÜŞlerimizi gerçekleştirmek için DÜŞÜNEMİYORUZ!
Hiç sosyal ve sendikal haklar konusunda neden bu gelip giden iktidarlar parmak oynatmaz diye DÜŞÜNEMİYORUZ!
Kazanılmış haklarımızı elimizden alanlara ilk seçimde -gel benim yeniden a..a s..ç " der gibi yeniden oy veriyoruz hiç ama hiç DÜŞÜNMEDEN!
Haberlere şöyle bir baktıktan sonra KanalD'deki DOBRADOBRA programına takıldım. Bu programı her nedense yavaş yavaş sevmeye başladım. Çünkü Türk usulü magazin(!) programı formatından kendini kurtarıp daha aydınlatıcı bir yola doğru girmekte. Müge Anlı ve Pakize Suda'nın zaman zaman tam olarak katılmadığım görüşleri olsa da şu anda tv kanallarında arkam dönükte olsa dinlediğim:) tek sabah programı olma ayrıcalığını tarafımdan kazanmışlardır:)
Cuma sabahı da konu olarak yine karanlık bir konu vardı:
Erzurum'da bir camide namaz kılarken kalp krizi geçiren ve de kalp krizi geçiridiği sırada namaz kılan cemaatin namazlarını bozmadığından hiç bir yardımda bulunmadığı ve de bunun sonucunda ambulans geldiğinde çoktan Hak'kın rahmetine kavuşan bir adamcağızın içine düştüğü durum idi konu...
Din alimi(!) olarak programa katılan konuk Süleyman Ateş! Bu adamlara bakıp da yaşamını düzenleyen insanlar sinsilesi var bu ülkede... Bana alimini söyle sana kim olduğunu söyleyeyim!
Hâlâ bu camideki olaya dinî açıdan yaklaşan insanlar mantığı ile yaşıyoruz...
DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ!
Camide ölürseniz DİNÎ kurallara göre doğru mu yanlış mı diye tartışılıyor... Ama yolda evde ölürseniz TIBBÎ olarak durum değerlendirmesi yapılıyor...
Saçma sapan ölümlere "vadesi dolmuş" deniyor!
Yahu kimler var kimler benim gözümde vadesi dolmuş:)) Onlar neden gitmiyor Tanrım:)) Sana havale ediyorum! Orada da benim dosyalar sümen altı ediliyor anlaşılan:)
Artık şuna bir kara versek...
Bu ülkede Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'in kuralları mı geçerli olacak; yoksa tamamen cahil bir topluma yönelik şeriat kuralları mı?
Ay yeter ya!
Gerçekten yeter! Adam kalp krizi geçirmiş... Yanındakiler namazı bozmak caiz mi değil mi diye DÜŞÜNMÜŞLER! Yaaaa.... DÜŞÜNMÜŞLER! DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ? DÜŞÜNMÜŞLER! Be hey sersem! Tanrı sana akıl vermemiş ki... Sen neyi düşünebilirsin... Düşünsen zaten kalkıp da namazın değil öncelikle yaşam hakkının farz olduğunu DÜŞÜNEBİLİRDİN!
İşte bu ahmaklar yüzünden bu iktidarlar işbaşında... İşte bu ahmaklar yüzünden kentin göbeğinde ruhsatsız işyerleri var... Sigortasız, sendikal haklaran yoksun çalışıyorsa insanlar bu ahmaklar yüzünden... Bir boktan patlama ile ölüme gidiyorsa insanlar ve ardından takdiri ilahi deniyorsa bu ahmaklar yüzünden! Görevi denetleme olan, denetlemeler sonucu yasalara uygun olmayan iş yerlerine yaptırımlar getirmek olan devlet kademeleri yöneticileri dönüp de halka"bize ihbarda bulunun" gibi abuk açıklamalar yapıyorsa bu ahmaklar yüzünden...
Bu ahmaklar o kadar çok o kadar çok ki.... Say say bitmez...
"Nerde çokluk; orda bokluk!" demiş atalarımız...
Neden bu hale geldi bu ülke anladınız mı şimdi!
DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ?

Hiç yorum yok: