Perşembe, Ekim 25, 2007

SANSÜRRRRRRRRRRRRRRRR!

Hükümetin Bay Ahkâm’ı Cemil Çiçek tüm basın yayın kuruluşlarına yayın yasağı getiren tebliğini yollamış...
O yollar... İşi o O’nun... Neden seçilip de geldi ki? Kime hizmet için var? Adam olması gereken yere çöreklenmiş ve de gayet güzel görevini yerine getiriyor... Hiç ama hiç kızmıyorum kendilerine... Hani daha da ileri gidip bir güzel “helâl olsun sana beh! Bir adam bu kadar mı güzel sahiplenir görevini?” bile diyesim geliyor...
İşini yapan insanlara saygım sonsuz... İşini layığı ile yapanlara...
Peki bu tebliğden bahsedip de adına bir de “sansür” uzantısı takan sözde gazetecilere ne demeli... Ne yaptınız sizler...
Şimdi yeri gelmişken paylaşayım bari... TELEKOM grevde malum... Ben de tam ilk günü kalkıp TELEKOM’a gittim... Ancak onlarla sözleşmemi yenileyebilirim... Gittim ki grev... kapıda bez afiş: “GREV GÖZCÜSÜ”
Hım...
-Kolay gelsin... dedim gözcülere....
-Sağol...
dediler şaşkınlıkla..
Sabahtan beri vatandaştan destek değil aksine tepki gördüklerini ve çok da incindiklerini anlattılar...
Doğal bir durum... Bu ülkede insanlar sendikal haklardan bi haber... Sendika? O da ne?
Grev... Toplu sözleşme... Eylem... Bi haber vatandaş bu kavramlardan... Beyninden silinmiş 80 sonrası... Ama benim gibi silmemişlerde var bu ülkede... Hatta benden çok daha fazla bilen hatırlayan ve de tadını bilenler... Ayaküstü konuştuk grev gözcüleriyle... Arada gelip giden vatandaşlar... Kimi öfke duyuyor işini halledemediği için... Kimi benimle kalıp düşüncelerini belirtiyor ve de sonunda hak verip gidiyor...
“Geç kaldınız çok geç!” dedim TELEKOM çalışanlarına...
Hep tek tek kırıldı devlet kuruluşları peşkeş çekilirken... Paşabahçe, Seka, Ereğli, Seydişehir,Şehir Hatları ve daha niceleri.... Kimse kimseye destek vermedi...
“Adam sende... Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!”
Aynı gemideyiz oysa... Birlikte batıyoruz...
Biz ulusuz... Biz halkız... Aşiret, kabile değiliz ki... Bir ulus böyle dağıtılıyor ve bunu göremiyoruz...
Şimdi şu basına sansüre dönelim... Cemil Çiçek basına sansür gibi bir tebliğ yayınlamış... Bunu bize duyuran kim? Basın! A Basın... A Türk Basını! Türk Medyası... (Şu medya da ne demekse...Emre Kongar’ın deyimiyle Kitlesel İletişim Araçları KİA)
O sansür uygulasın!
Siz adam(!) olun da uygulamayın...
Çıkarın köşelerinizi bir gün de olsa kapkara... Ya da o gün yazı vermeyin toplu halde gazeteye, televizyonlara... Yapmayın o gün haber... Yapamazsınız... Amacınız günü kurtarmak... Yürek yok! Sizin yüzünüzden değil mi bu yaşadıklarımız...
Bazı basın kuruluşları vardır... Basın Konseyi, Gazeteciler Cemiyeti... Toplanırlar... Kınarlar...
Ne yazar..

Bilirim ki kınamaları aslında samimidir... Kimileri babamın can dostu... Eski çınarlar... Onlara güveniyorum... Ama alttan gelen genç gazeteciler ne yazık ki önceki kuşakların kültürünü almıyorlar... Bu genç gazeteciler eski nesil gazetecilerin kültürlerini alamışlarsa burada büyüklerin suçu var... Bunu düşünmeliler...Bir kişi için bin kişinin sesi çıkamıyorsa o kuruluştan hayır gelmez... İşten atılmaktan korkan insanlarla bu ülke asla kurtulmaz... Dün kimselere destek vermeyen korkan çekinen Telekom çalışanları bugün ne kadar yalnız! Ne acı!
Oysa hepsi biliyorlar ki anlaşma sağlansa da ilk etapda işlerin son verilecek... Artık grev hakkını bilen beyinlerle o kuruluşta çalıştırmaz o kafa onları...
Basında da durum aynı.... Sendikal hakların tadını bilen taze kan gazeteciler yok artık... Onlara bunu tadını ballandıra ballandıra anlatan da... Ve bu ülkede halkın haber almasını sağlayacak olanlar sendikal haklardan bi haberlerse sansüre eyvallah diyorlarsa ne umut ediyoruz biz?
Pazartesi, sabahı televizyonu açtığımda geziyordum öyle... Baktım iki dobra dobra programında da şehit anaları... Bugün ne yapacaklar diye merak ediyordum doğrusu... Çok aydınlatıcı asla sömürü duygusu olmayan yerinde konuklardı... Şehit ailerinin ve de gazilerin neler yaşadıklarını ne gibi acılar çektiklerini sergilediler...
Kendisini izlemeyen biri olarak adını asla bu sütunlara taşımak istemediğim Seda Sayan bu duruma karşı çıkmış... Bunu da netten öğrendim...
Vay efendim şehit aileleri reyting uğruna sömürülüyormuş...
Baaa baaaa...
Yuh yahu... Neden battı sana şehit anaları be Seda! Onlar sana abuk sabuk konularla gelmiyorlar değil mi... Konu bu vatanla ilgili... Bu devletle ilgili... Senin o abuk sabuk göbeklerine “gızzzzzzz” gibi iğrenç uzantılı namelerine uymaz değil mi?
Bende istemem asla şehit analarını asla senin programında görmeyi... Belki de sorun burada... Çağırdın da gelmediler... Ha?
İşte böyyük Türk medyası kimlerin elinde...
Ve ben aslında şu şehit ailelerine destek kampanyalarına da karşıyım... Mehmetçik canını verdiyse arkasında kalanlara sosyal devlet sahip çıkmalı... Çıkıyor da... Şehit aileleri Sedalardan ve de benzerlerinden gelecek ianelerle incitilmemeli diye düşünüyorum... Seda ve gibileri yalnızca devlete olan vergi ödemelerini yapsınlar... Programlara da kimin çıkıp çıkmayacağına bu ülkede Seda ya da Aysel karar vermesin aman ha! Seda’ya kızmıyorum aslında... Sabah akşam kürt kültürünle yat kalk... Doğal olarak taraf oluyor... Türk şehit anası batar bunlara...
Bakın bir Cemil Çiçek bir Aysel!
Ey Yüce Türk Basını...
Sen bunların bile hakkından gelemiyorsan ne diye varsın ki?

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Merhaba çok güzel bir yazı(bir önceki de )yorum yazmadan gidemedim.Yüreğinize ve kaleminize sağlık,sevgiler.
asis