Çarşamba, Mart 21, 2007

Ergenekon'dan Çıkış Günümüz!

"... Göktanrı'nın ilk defa gürlediği, yağız yer, altmış türlü çiçeklerle ilk defa bezendiği, altmış türlü hayvan sürülerinin ilk defa kişnediği ve melediği zaman sen (Türk'ün Atası) yaratıldın!"

Ebu'l Gazi Bahadır Han'ın yazmış olduğu Şeçere-i Türk adlı eserde Ergenekon Destanı anlatılır. Ergenekon'dan çıkış Türkler için bayram olarak kutlanır.

Komşularıyla yaptıkları savaş sonucu yenilen Kök Türklerin çoğu kılıçtan geçirilir. Kalanlar esir edilir. Esir olanlar arasında İl-Han'ın küçük oğlu Kıyan (Kayan) ile yeğeni Tukuz (Negüş) da vardır. Kıyan ve Tukuz bir gece hanımları ile birlikte kaçarlar. Her tarafta düşmanlar olduğu için, onlardan uzak bir yere gitmek zorundadırlar. Savaştan arta kalan deve, at, koyun sürülerinden de yanlarına alarak dağlara tırmanırlar. Dağlar arasında hiç kimsenin bulunmadığı bir yere gelirler. Geçtikleri yerler öyle sarp yerlerdir ki, buralara sarp anlamında gelen ergene derler. Buraya konarlar.
Kök Türkler burada nesiller boyu yaşarlar. Artık bu dağlar arasına sığamaz hâle gelirler. Atalarından dışarıda güzel yurtlarının olduğunu işitmişlerdir. Demirci “Demir Dağı”nı eritmeyi teklif eder. Dağın etrafına kat kat odun ve kömür dizerler. Yetmiş yere körük döşerler. Dağı eritir ve dışarı çıkarlar. Türkler demir dağı erittikten sonra Asena adlı dişi bir Bozkurt'un yol göstermesi ile Ergenekon’dan bu gün çıkmışlardır. Demir ve ateşin birleştiği bugün Türklerce kutsal kabul edilerek bayram ilan edilir.

Osmanlı Sarayı’nda da büyük şölenlerle Nevruz Bayramı kutlanırdı. Nevruz günü Hekimbaşı "NEVRUZİYE" adı verilen özel macun kaynatır, başta padişah olmak üzere yakınlarına ve devletin ileri gelenlerine ikram ederdi.
"Gönüller şad oldu, ilkbahar geldi,

Nevruz bayramına eriştik ya Hu!

Çemenzar şevk ile nura bezendi,

Nevruz bayramına eriştik ya Hu! "

Anadolu'da cemre düşmesi baharın gelmesi anlamına gelir. Havaya, toprağa ve suya düşen cemre üç hafta sürer, son cemre Nevruz'dur. İlkbaharda Nevruz çiçeği veya kardelen (Tatar Türkçesinde ‘Akbardak') bayramın müjdecisi olur. İbibik kuşları ötmeye başlar.Nevruz'da bitkiler, hayvanlar, insanlar yani bütün canlılar âdeta yeniden canlanır. Göçmen kuşlar gelmeye başlar. Hacı Leylekler görülür.
Nevruz hakkında söylenecek yazılacak çok şey var! Ama ben özetle şunu söylemek istiyorum. Bugün benim varoluşum günüm. Ben atalarımın devamıyım. Sürgünüyüm. Benden sonra da soyum sürecek! Atalarımın "Varoluş" günleri kutlu olsun! Oniki hayvanlı Türk Takvimi'nin Yılbaşı'sı kutlu olsun!

"Ey Türk! Üste mavi gök çökmedikçe;
Alta yağız yer yarılmadıkça;
Senin ilini ve töreni kim bozabilir?" demiş Atam Bilge Kaan!

Atam ATATÜRK de bir Cumhuriyet kurmuş ki Türklük sonsuza kadar varolsun diye!

"Ne mutlu Türküm diyene" özellikle bugün!
Kutlu olsun günümüz!

Not: Bu yazı ikibin6 blogumdan alıntılanmıştır... 2006 Nevruzunda yazmıştım... Kopyala yapıştır yapmak pek adetim değildir... Ama inanın sabah kalktığımda bugün gerçekten Nevruz'a yakışır bir gündü... Tembellik etmek istedim...

2 yorum:

Adsız dedi ki...

yeni gelen günlerin sana gönlündekileri getirsin. nevruzun kutlu ve mutlu olsun

NAZLICA dedi ki...

Sevgili Şirin; Milletleri millet yapan ve yaşatan onların manevi değerleri, adet an’analeri, merasimleri ve diğer kültür unsurlarıdır. Günümüzde bu tür kültür öğeleri milletler için temel güç unsurları olan; ekonomik güç, askeri güç ve ondan kuvvet alarak oluşturulan siyasi güç kadar temel ve stratejik öneme hâizdir. Bu günün tarihcesini çok güzel anlatmışsın teşekkürler canım. Ama benim içimi acıtan ve kızdıran birşey var. Türk dünyasının en temel kültür öğelerinden birisi olan Nevruz/Yeni yıl bayramı bir çok doğu halkları tarafından kendilerine mal edilmeye çalışılmakta ve hatta bazı etnik gruplar tarafından siyasi hedefler doğrultusunda malesef kullanılmak istenmektedir. Böylesi bir günü mutluluk ve sevinç içinde yaşayamıyoruz. Dilerim tüm bu olumsuzluklara çare bulunur ve Baharın gelişini büyük bir coşkuyla kutlama olanağına kavuşuruz.Sevgiyle kal Nevruz'un kutlu olsun canım.