Perşembe, Mart 01, 2007

Dilara'nın pembesi!

Hani bir söz vardır, bilir misiniz?
“Beş yaşına kadar çocuğun kaza ile ölmesinde katil annesidir” derler...
Bu sözün daha sonra hukuken de böyle olduğunu öğrendim... Yıllar önce ikinci bebeğimi daha yeni dünyaya getirdiğimde oturduğumuz semtin bakkalı ile çocuklar hakkında sohbet ediyorduk... Bana bebeklerim için uyarılarda bulunuyordu adamcağız... “Aman” dedi.. ..
-İkisi de çok küçük gözlerini üstünden ayırma sakın...
-Ayırır mıyım dedim... Ama adamın bu kadar korumacı ve endişeli olmasını daha sonradan öğrendim...
Meğer bir çocuğu evinin penceresinden düşmüş ve yaşamını yitirmiş... Aile büyük bir acı yaşamış...(tanrım kimselere böyle acı vermesin!) Ama acının arkası hukuken gelmiş... Anne açılan kamu davası sonucu ihmâlkarlıktan suçlu bulunmuş... Bilmiyorum o gün için bu suçun karşılığında ne ceza aldı anne... Ne ceza alırsa alsın, bebeğinin acısı tüm cezalardan daha ağır olarak hem de kalıcı olarak onunla yaşıyor hala... Ömür boyu acı! Belki ömür bitince de... Bilinmez ki...
Bu konuyu neden gündemime aldım? Hiç iç acıcı değil... Ama dün İstanbul Şirinevler’de yaşanan korkunç olay bu konuyu yazmama neden oldu... Tüm haberlerde, gazetelerde acılı bir baba, kucağında kanalizyondan çıkarılmış minik Dilara’nın cansız bedeni... Dilara’nın resmi de var gazetelerde... Pembe kabanı ile çekilmiş... Ne kadar mutluydu kim bilir o pembe kaban ile resmi görüntülenirken... Oysa cansız bedeni babasının kucağında iken yine pembe kabanı vardı üstünde... Pembe bir kefen gibi sarılmıştı kabanına... Neler hissetti acaba o boşluğa düştüğünde... Gözlerinin bu dünyada görebildiği son renk pembe miydi? Yoksa koskoca bir karanlık mı? Ben artık her pembe gördüğümde Dilara’yı hatırlayacağım... Kirlenmiş pembeyi... Pembe’yi kim kirletti? Herkes birbirini suçluyor! Suçlu kim?
Suçlu biziz, hepimiz.... Dilara’yı bizim vurdumduymaz tavrımız öldürdü.... Hangimiz açık bırakılan bir rögar görünce yetkilileri(!) uyardık? Hangimiz bu olayın büyük bir insanlık dramı yaratacağı düşüncesini taşıdık! Bizlere hizmet için seçimlerle işbaşına getirdiğimiz belediyelerin çevreye, doğaya, insana, hayvana ne kadar değer verdiğini değil çok başka kriterlerine göre seçtik! İstanbul uzun yıllardır korkunç bir cehalet tarafından yönetimine al koyulmuş durumda... Olaylara “Allah ne derse o olur?” “Kader?” diyerek halkı uyuşturan beyin yapıları neden oluyor... Bu beyinlerin bir tek amaçları var:PARA! Varsa yoksa İstanbul’un kaynakları ile kendi ceplerini doldurmak, ihalelere cuplamak... Ucuz, kalifiye olmayan sigortasız işçi çalıştıran taşeronlar İstanbul’un her köşesini tarumar etmekte... İnsan, doğa, hayvan, hava, toprak, su, sağlık.... Nedir bunlar? Bu taşeronlar güler bu sözcükleri duyunca... Onların aklı alacakları ihaleler sonucu kazanacakları paradır... İşi al ama nasıl yaparsan yap! Nasılsa kimse hesap sormuyor!
Ben burada önce kendime hesap soruyorum!
Neden bu adamların bize yaşattıklarına “kader” diyoruz...
Dilara’nın katilleri kim?
Bunu yargı bulacaktır! Bulacak mı acaba?
Ama bir gerçek var ki; bunu asla görmezden gelemeyiz!Biz hepimiz Dilara’nın ölümünden sorumluyuz!

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Hep şaşırmışımdır.. çocuklarını dışarıda oynamak için gönülrahatlığı ile gönderenlere...benim gözümün önünde olmadıkdan sonra asla izin vermedim...en azından belli bir yaşa kadar...sokaklar..caddeler..tehlike ile dolu...birileri para kazansın diye gelişigüzel yapılan yollar kanallar..en son inciraltına giderken yolda trafik tıkanıklığı nedeniyle arabadan inip yürümüştük...3 er metra aralığı ile belki bir km uzunluğunda kapakları olmıyan bir kaldırım boyunca başım önce düşmiyeyim diye yürümüştüm... bunun geceside var..aklıma bile getirmek istemiyorum...bisiklet çalınınca sevinilir mi?? ben çok sevindi idim..bir dahada almadım ..çocuk bu..gidermi gider.. trafik canavarlarının cirit attığı sokaklara caddelere... çocuklarımız...onları büyütürken neler neler yaşanmadı..onlarla büyüdük elbet.. söylenecek ne çok şey var aslında.. o kadar örnek geliyor ki aklıma...okuyan yorulacak...zaten yazıyorum ya..sakarlıklarımı ..dikkatsizliklerimi..ama bunlardan ders alınmasınıda bilmek gerek.. allah kimseye ders alınacak acı bir deney yaşatmasın... sevgiler şirinem...)

Adsız dedi ki...

Yine isyanlardayım,yine çok ama çok perişnım.Bir meleğin acımasızca öldürülmesine öylece tanık olmaktan dolayı,bir meleğin katillerinin kim olduğunu bile bile öylece seyirci kalmaktan dolayı,içim acıyor,için yanıyor.Yarın aynı feci olayın benim meleklerimin başına gelmeyeceğinin bir garantisini göremediğimden dolayı isyanlardayım.İşte seçim yaklaşıyor,bu cinayetin katillerine en güzel cezayı oylarımızla verelim,tabi yeni seçileceklerin birşeyleri değiştirecebileceği umudunu taşıyarak...

Adsız dedi ki...

Kanunlarımızın ne kadar tırışka olduğunu biliyordum da bir çocuğun ölümünden anneyi sorumlu tutacaklarını aklımın ucundan geçirmezdim yazıklar olsun.
Para için şirket kurup iş yapması gereken ama işini yapmayan birde ölüme sebep olanlar insanlığın lanetine mazhar olsun yaradanda kahır etsin.Ölen büyük yada çocuk sonuçta can gitmişse sebebi olanlar unutulmayacaktırda.