Pazar, Şubat 11, 2007

Annelik üzerine....


Çok oldu yazmayalı...Ben de hep tembelliğimden kaynaklanan sızlanmalarla yazı başına oturmaktan bıktım... Ama bu defa bahanem tembelliğim değil çok şükür... Pek bi hamaratım bu günlerde... Bu yaşanılmaz diye nitelediğimiz dünyaya bir bebek getirmek üzere benim yeğen... E ben de artık büyük teyze olacağım bu vesile ile... elimden geleni yapmaya çalışıyorum... Gönlümden geçenleri değil anca elimden gelenleri yapabiliyorum... Keşke daha fazlasını yapabilsem.... Ama bana iyi bir antrenman olduğu kuşkusuz... Şimdiden babaanne formatına uyum sağlamaya başlamadım desem yalan olur... Büyük teyze olacağım derken kız kardeşimin benden büyük olduğunu düşünmeyin... O benim küçüğüm... Benden önce evlenip iki çocuğunu da doğurmuştu... Atalarımız ne demiş:
-Erken kalkan yol alır; erken evlenen döl alır!
Ben de onun hemen ardından sanki atlı kovalıyormuş gibi evlenivermiştim... Ve de aynı O’nun gibi arka arkaya iki çocuk doğurmuştum... Bunun hep avantaj olduğunu düşündüm durdum yıllarca... Genç ebeveyn olmanın ne kadar güzel olduğu masalı ile avuttum kendimi... Ya da hep bardağın dolu tarafını görmek istedim... Oysa boş tarafı da var bardağın... Daha kendimiz yaşamdan ne beklediğimizi bilmeden, kendimiz için bir şeyle yaşamadan yeni bireyler getirdik bu dünyaya... Onlarla sanki kardeş gibi büyüdük. Büyük çok keyif verse de bana bu annelik durumu parasal açıdan hiçbir şey hazır değildi... Hep günü birlik, soluk soluğa koşuşturmacalarla geçirdik günlerimizi... Kendi hayallerimiz değil, çocuklarımızın hayallerini gerçekleştirebilmek için yırtındık durduk... Ama büyük hayallerine erişemedik... Onlara ancak seçtikleri eğitimde arka vermek kadar bir rolümüz oldu... Ve bugün artık bakıyorum da çocuklarımın bana çok da gereksinimleri kalmamaya başladı gibi... Onlar bana bunu hissettirmemeye çalışsalar da ben artık bu duyguyu iyiden iyiye algılamaya başladım... Yıllardır balkonumda kuluçkaya yatan kumruyu öyle net gözlemlemişim ki... Onun kuluçka ve diğer bebek bakım süresi benim de çocuklarımla aramda geçen zamanın hızlı çekimi gibi... Uçmaya hazır hale geldiğinde ilk anne fark ediyordu bebeğinin artık uçası gerektiğini... Bebek kumrular hep ürkek davranıyorlardı... Anne kumru karşı ağacın dalına gider konar; oradan yavrusunu çağırırdı yanına... İşte doğa ve de çıkar dersini....
Sözü nereye getirmek istiyorum... Ha şuraya... Bazen çarşı pazarda geçerken rastladığım yaşıtlarım kadınlara bakıyorum da daha ufak yaşta çocukları var... “Ne güzel diyorum” içimden... Bebeklerini daha anlayabilecekleri bir yaşta doğurmuşlar... Bu duyguya daha yeni eriştim... Eskiden yirmili yaşta anne olmayı savunurdum... Ama şimdi nedense otuzundan sonra anne olanların daha bilinçli anneler olduklarını görmek benim düşüncelerimi değiştirdi... Burada kesin bir ana düşünceye varmak mümkün değil kuşkusuz... Ama kendisi için yaşamış insanların çocuklarına daha çok şey vereceklerini düşünmeye başladım... Oysa genç annelerin en aktif yıllarını yalnızca bebeklerinin peşinde koşmakla geçirdiklerini düşünce ne verebileceklerini ve de ne kadar yetersiz olabileceklerini düşünmeden edemedim doğrusu kendi adıma...
İçimden geçenleri yazdım bugün ruh halime göre...
Okuyan da sağ olsun, okumayan da!

3 yorum:

NAZLICA dedi ki...

Şirinciğim merhaba; İnan sen daha karlısın erken çocuk yapmakla. Yavrularının yavrularını görebilecek çok zamanın olacak. Her anlarına şahit olacaksın, tecrübelerini paylaşacaksın. Bir kadının 30'ndan önce evlenmesi ve evlat sahibi olmasından yanayım. Herşey zamanında olabiliyor, sonra güçleşiyor, engeller koyuyor insan kendi kendine.Yarının neler getireceği bilinmez, gerçekten erken kalkan yol alıyor canım. Sevgiyle kal

Adsız dedi ki...

Bence orta bir yol bulmalı....) öyle 20 li yaşlar değilde...25 li yaşlar desek... çık çıkkk diyorsun...tamam kızma çıkarız.. ben 21 yaşşında benekli kelebeğimi kucağıma aldım..ardından daha doğum kilolarını veremeden... cahil kadınlar gibi yeniden hamile kaldım.. ama iyiki öyle olmuş... sea paşam oldu...:) kim ne zaman istiyorsa o zaman doğursun... biz karışmayız değil mi şirinem.) paşa gönülleri bilir...şaka bir yana..insan çocuğu ile büyüyor.. bizim gibi dar gelirli insanlar hiç olmazsa çocukları ile eğleniyor...) fakirin altın topu imiş çocuk:)bende iki tane sende iki tane...gel oynıyalım.) şimdi öğrettiğin şekilde yolluyorum ya bismillahhhh.)

Adsız dedi ki...

Canım ablacım,
Yine sözlerinden bal damlamış sanki kalemine. Okuyunca ne kadar rahatlıyorum ve kendime göre sonuçlar çıkarıyorum.Evet herşey gerçekten zamanında güzel,zamanında evlenmek, zamanında bebek sahibi olmak ve hayatı kucaklayabilmek. En önemlisi de umudunu yitirmemek. Herkes için en güzeli en doğru zamanda gerçekleşecek ben hep buna inandım ve inanmaya devam ediyorum.
Bu arada büyük teyze olmana çooook sevindim ve heyecan duydum. Ne şanslı bir bebek ki senin gibi bir insandan öğütler alacak.
Sevgiler