Pazartesi, Kasım 06, 2006

Bülent Ecevit'i yitirdik!




Güvercin oldu... Artık O'nu güvercinlerin, kumruların içinde arayacağız...
Atatürk'ten sonra bu ülkede halkın sevgisini kazanmayı gerçekten hak etmiş nadir insanlardan... Emekçilerin, köylülerin yol göstericisi...
Türkiye'nin aydınlanması için elinden geleni yapmış ama geldiğimiz nokta ne yazık ki..... Sendikal haklar yok olmuş, köylüler düzenin köleleri haline getirilmiş... Eğitimde köktendinciliğin dolu dizgin gittiği bir ortam içinde, acılar içinde olmak Ecevit'in ölümünü daha da bir acı hale getiriyor! Değerlerimiz tek tek giderken enazından ardında ileriye doğru yürüyen toplumlar bıraktıklarını görebilselerdi... Hep kaybeden iyiler doğrular mı olacak? Hep biz mi ağlayacağız? Hep bizim değerlerimiz gözleri açık mı gidecekler? Neden bölücüler, gericiler ağlamaz? Ben artık onların ağlamasını istiyorum... Onların oyunlarını bozalım... Birlik olalım... Dirlik kuralım... Bu bizim boynumuzun borcu... Gözleri arkada kalmasın yitirdiğimiz büyüklerimizin, atalarımzın... Onların değerlerine en az onlar kadar sahip olduğumuzu gösterelim...
Artık yüksek sesle konuşalım, haykıralım...
Bu vatan bizim!
Bu memleket bizim!
Gericilerin, bölücülerin değil!
Bu ülkede yaşayan misakı milî andı içen dedelerimizin ninelerimizin aşkına vatanımıza sahip çıkalım!
Pazar günü Ankara'da yapılan mitinge bence yeterli çoğunluk katılmamış... Bu özürlerini Karaoğlan'ı son yolculuğuna uğurlarken onaracaklarından zerre kadar kuşkum yok!
Ne olur Ankara'lılar... Olanağı olan tüm halkım... Benim de olanağım olsa idi ben de orada olabilmek isterim... Belki olabilirim... Gönlüm öyle istiyor ki... Yok olmadığımızı, çok olduğumuzu göstermek zamanı artık... Sesli olmak zamanı artık...


ELELE BÜYÜTTÜK SEVGİYİ

birlikte öğrendik seninle
avucumuzda yüreği çarpan
kuşa sevgiyi

elelekumsalda denizin
milyon yılda yontuğu
taşa sevgiyi

tırtılları tanıdık seninle baharda
tırtılken daha sevmeyi öğrendik
sevgiden üreğen kelebeği

toprağı evimiz gibi sevdik seninle
birlikte sevdik kuru toprakta
ev küren köstebeği

köstebeğinden toprağına taşına
tırtılından kelebeğine kuşuna
elele sevdik bu dünyayı

acısıyla sevinciyle sevdik
yazıyla kışıyla sevdik
köy-köy ülke-ülke

gökler gibi sardı dünyayı
yağmur gibi sızdı dünyaya
dünya kadar oldu sevgimiz

elele büyüttük elele derdik
elele derip insana verdik
verdikçe çoğalan sevgimizi

Bülent Ecevit

1 yorum:

gaykedi dedi ki...

Herkesin Başka Bir Ecevit'i Var !

..."İnanca saygılı laiklik"i düşünecek kadar iyi niyetli politikacı idi. Ama 2 Mayıs 1999 günü, TBMM'nin yemin töreninde öne fırlayıp, türbanlı Merve Kavakçı'yı göstererek "Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz!" diye haykırmasını kim unutabilir? Ben hiç unutmadım, unutmayacağım!......demiş Özdemir İnce.....ben Ecevit'e çok kırgındım, belki oda bize kırgın gittiya neyse...

Erbakan-Demirel-Ecevit üçlüsüne, siyasette artik ciddi ciddi bir şeyler düşünmeye başladığım yirmili yaşlardan itibaren epeyce arkalarından saydırdım...Çünkü babam onlarla büyümüş yaşlanmıştı, bende onlarla büyümüş kazık kadar askerlik çağında gay adam :) olmuştum ve başarılı olamadıkları kabak gibi ortadaydı, aklımda kalan son Ecevit silueti dili dolaşan, robotlaşmış ayaklarını yere sürerek yürüyen birisi olarak kalmış.Tabi ki allah rahmet eylesin ama bu muhteşem üçlü daha düne kadar iktidardaydı bakıyorumda 34 yaşındayım ve benimde hayatımın yarısını yemeyi bir güzel becermişler :(

http://www.gaykedi.blogspot.com/